Haberler
470izlemeler 0yorumlar

iPhone Çılgınlığının Arka Planı ve Apple’ın Market Stratejisi

by on 28/09/2015
 

2007 yılında Steve Jobs iPhone’u ilk kez duyurduğunda “So boy we have Patented it!” (Patentledik Oğlum daha ne olsun!) derken piyasadaki teknoloji açlığı yaşayan kullanıcıları da patent altına almaktan mı bahsediyordu? Aradan 7 yıl geçtiğinde yani 2014 yılında Apple’ın piyasadaki iPhone kullanıcı sayısı 1 Milyara ulaştı. 2008 yılında duyurdukları App Store ise milyarlarca uygulama ve oyuna ev sahipliği yaparken dev gibi bir endüstriyi de tek elinde topladı. Bugün ise iPhone dünya üzerinde en çok arzulanan ve en çok satılan mobil telefon olma ünvanını elinde tutuyor. Peki 21. yüzyıl insanını bu denli kendisine bağımlı hale getiren cihazın arka planında ne var? Neden bir iPhone almak için günlerce aç ve susuz kalmayı göze alıyoruz ve bu cihazın ve sahibi olan markanın savunuculuğunu yapıyoruz?

Steve Jobs 2007 Yılında ilk defa akıllı telefon fikrini tanıtırken.

Steve Jobs 2007 Yılında ilk defa akıllı telefon fikrini tanıtırken.

En başından başlamak gerekirse sanırım Steve Jobs’un Apple ürünleri üzerindeki stratejisi… Tabii ki bu strateji içerik ve fiyatlandırmayla başlıyor ve ürünün verdiği mesajla kullanıcıya kadar iletiliyor. Apple ürünlerinin piyasadaki değerini düşündüğümüzde diğer ürünlere oranla ulaşılması zor ve belli bir kitleye hitap ettiğini görüyoruz. Bu sayede verilen mesaj ise bu ürünlere bir telefon veya bilgisayar gözüyle bakmak yerine onları kişisel bir eşya olarak benimsemek. Sonuçta piyasada aynı işlevi gören çok daha ucuz ürünler de var, neden onlardan birini almayalım ki? Maalesef Apple ürünleri üzerindeki strateji böyle kestirme düşüncelere varmamızı engelliyor. Apple’ın bu “Özel bir kitle” yaratma hedefi yıllardır gözümüze soktuğu bir gelişmeydi. Sonunda başarılı olundu mu? Evet olundu! Piyasaya sürdükleri sınırlı sayıda ürün, Araştırma ve geliştirmeye yatırılan milyarlarca dolar para, sınırsız tedarik gücü ve fetiş derecesine varan ürün tasarımlarıyla bunu başardılar.

Apple'ın 3 Başlıkta Market Stratejisi

 

 

Nihayetinde piyasadaki diğer ikame mallar yani Android, Windows vs. gibi bu ürünler bir tehdit oluşturuyor ancak Apple’ın bu noktada kozu çok büyük. Apple bir teknoloji şirketi ve bunu aldıkları onlarca yeni Apple Ürün Patentleri ile destekliyor. Apple’ın patent davası ile Samsung’dan aldığı milyarlarca dolar tazminat da bu durumun bir kanıtı. Tüm bunlardan ötede ise Apple’ın geliştirdiği iTunes ve App Store oluşumları var. Kullanıcılarına sınırsız içerik sunarken geliştiricilerini de bir şekilde destekliyor ve herkes kazanmış oluyor. Aslında iPhone’un bir üründen ziyade nesneye dönüştüren şey bu iki oluşum. Uygulamalar olmazsa iPhone olmaz, iPhone olmazsa uygulamalar olmaz gibi bir paradoks çıkıyor ortaya. İşte bu kısım Apple Fanatikliğinin en can alıcı noktası. Son kullanıcılar bu cihazlarla kendilerini özdeşleştirirken arayüz olarak uygulamaları kullanıyor ve “abicim cidden işe yarıyor!” dedirtiyor. 2015 yılı itibariyle 1,5 Milyar uygulama kullanıcılara sunulmuş durumda ve daha fazlası da yolda. Ancak bu çeşitlilik içinde neyin bize göre neyin basit ya da neyin işe yaramaz olduğunu nasıl bilebiliriz?

 

Apple App Store’da uygulama yayınlamak istiyorsunuz ancak prosedürü bilmiyorsunuz, biraz açayım. Öncelikle yıllık 90$ kadar bir ödeme yapıyorsunuz ve bu sayede uygulama, oyun, kitap gibi çeşitli ürünlerinizi App Store’da yayınlayabilen bir üye ünvanı kazanıyorsunuz. Daha sonra tabii ki bir fikriniz olmalı ve bunu kodlayabilecek deneyime yada paraya ihtiyacınız olmalı. Üyeliğiniz tamam, içeriğiniz tamam şimdi sıra uygulamanızı App Store’da nasıl yayınlayacağınıza geldi. Apple’ın bu noktada oluşturduğu belirli standartları var yani eğer App Store’da uygulama yayınlamak istiyorsanız tüm standartlara uymanız gerekiyor. Aksi takdirde avucunuzu yalıyorsunuz ve tek bir uygulama ile milyonlar kazanma hayalleriniz suya düşüyor. App Store’un sınırlı sayıda kişiden oluşan bir App Review Takımı var ve bu çalışanlar App Store’da yayınlanacak tüm oyun ve uygulamaları teker teker elden geçiriyor. Eğer Apple standartlarına uymuyorsa tekrar denemeniz gerek ve bu şekilde bir uygulamanın onaylanması 10-30 gün arası sürebiliyor. Bir uygulama geliştirmek için toplam harcanan süre en azından 6 koca ay yani aşağı yukarı 180 gün yani bir yarım sene! Süreç böyle detaylı olunca ortaya çıkan sonuç ise bir ürüne olan bağımlılığımız oluyor. OyuniOS

Google Play’in aksine App Store kullanıcılarına sunduğu deneyimleri el emeği göz nuru bir kanaviçe gibi teker teker işleyip sunuyor. Bu vesileyle sadece iPhone kullanıcılarına sunulan onlarca uygulama ve oyun deneyimi ile Apple fanatikliği biraz daha şahlanıyor. Diğer yandan bir uygulama geliştiricisiyseniz eminim Apple’ı daha çok seviyorsunuzdur. Çünkü O’da sizi çok seviyor ve bunu somut bir şekilde sizi ödüllendirerek gösteriyor.

Apple İşletim Sistemi OS X Yosemite

Son olarak Apple’ın işletim sistemleri OS X, iOS, Watch OS ve şimdi Tv OS ile kendine has sunumu var. iOS işletim sisteminin piyasadaki en yakın rakibi Android ise Open-Source yani açık kaynaklı bir sistem. iOS’un aksine kullanıcı deneyiminden çok cihaz deneyimine önem veriyor bu yüzden güvenlik ve performans konularında çok fazla eksiği var. Bu da teknolojiye kısmen uzak kalan kullanıcıların gözünü korkutuyor. Birçok insan cihazlarını yakana kadar kurcalamak yerine onu sadece kullanmak istiyor. Bu noktada kullanıcı deneyimi herşeyin önüne geçer ve Steve Jobs’un o patentini aldığı cihazı 1,5 milyar kullanıcının cebine koyabilir.

İlk yorum yazan siz olun!
 
Cevap yaz »

 

Karşılık Gönder 

Or